Günümüzde birçok insan, hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkarken duygu ve düşüncelerini derinlemesine sorgulama ihtiyacı hissediyor. Bu durumun temelinde; sorumluluklardan kaçış, öz benlik ile yüzleşmeme ya da hayatın sunduğu fırsatları değerlendirememe gibi durumlar yatıyor olabilir. Klinik psikologların yoğun olarak üzerinde durduğu bu konular, bireylerin psikolojik sağlığı üzerinde önemli etkilere sahip. Bu yazımızda, klinik psikologun konuyla ilgili açıklamalarını derleyerek, sorumluluktan kaçarak kendimizden ne kadar uzaklaşabileceğimizi irdeleyeceğiz.
Sorumluluk, genellikle bireyin üstlenmesi gereken görevleri ve bunların sonuçlarını ifade eder. Ancak, birçok kişi zamanla bu sorumlulukların ağırlığını hissederek bir kaçış yoluna başvurmakta. Psikologlar, bu durumun yaygın bir psikolojik savunma mekanizması olduğunu belirtirken, bireylerin kendileriyle yüzleşmekten kaçtıklarını vurguluyor. İnsanların sorumlulukları üstlenmemek için geliştirdikleri çeşitli bahaneler, aslında derinlerde yatan korkuları ve kaygıları gizler. Bu noktada, kaçışın farklı biçimlerinin de psikolojik sağlığımız üzerinde derin etkiler bırakabileceğini göz önünde bulundurmalıyız.
Kaçış, sadece fiziksel bir ortamdan uzaklaşmak değil; aynı zamanda duygusal ve zihinsel bir disengagement yani kopuş anlamına gelebilir. Bu durumda, bireyler sorunlarına yönelik atılacak adımlardan kaçtıklarında, kendilerinden uzaklaşarak zor bir döngüye girerler. Örneğin, sorumluluk almayı reddeden biri, bu durumu çeşitli yollardan meşrulaştırmaya çalışabilir. Sosyal ilişkilerden geri çekilmek, iş yaşamında istifa etmek ya da genel olarak verimsiz bir yaşam tarzını benimsemek gibi davranışlar, sorumluluktan kaçışın en yaygın örneklerindendir.
Kendimizle yüzleşmek, birçok insan için korkutucu bir adımdır. Ancak, bu adımı atmak, ruhsal sağlığımız için büyük bir gereklilik taşımaktadır. Klinik psikologlar, bireylerin kendilerini tanımaları ve sorunlarıyla yüzleşmeleri gerektiğini vurgularken, bu yolda atılacak her adımın bir büyüme fırsatı sunduğunu belirtirler. Kendilikle yüzleşme, sorumluluklarımızı kabullenmek ve içsel sıkıntılarımızı çözmek için en etkili yöntemlerden biridir. Kendimize sorular sormak, içsel hislerimizi anlamak ve bu hislerin neden bu kadar güçlendiği üzerinde düşünmek; kişisel gelişimin ve psikolojik iyileşmenin anahtarlarıdır.
Psikolog, kendilikle yüzleşmenin gerekliliğinin yanı sıra, bu sürecin nasıl başlayacağına dair önerilerde de bulunuyor. Öncelikle, bireylerin sorumluluklarını küçümsememesi gerektiği vurgulanıyor. Her birey, kendi yaşamında birer aktör; bu nedenle yaşanan her durumla ilgili sorumluluk almak ve bunu değerlendirmek önemlidir. Ayrıca, bu süreçte destek almak da kritik bir adımdır. Arkadaşlar, aile ya da profesyonel destekle birlikte bu süreci daha kolay aşmanın yolları arayabiliriz. Kendilikle yüzleşmek, bireyin yalnız yapılması gereken bir yolculuk değil, aynı zamanda paylaşarak ve başkalarının deneyimlerinden yararlanarak ilerlenmesi gereken bir süreçtir.
Sonuç olarak, sorumluluktan kaçış, anlık bir rahatlama hissi verse de, uzun vadede kişisel gelişimimizi ve psikolojik sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Klinik psikologların bu konuda dikkat çektiği husus, hayatın her alanında karşılaştığımız zorluklarla yüzleşmenin, birey olarak büyümemize ve daha sağlıklı bireyler haline gelmemize olanak tanıdığıdır. Bu nedenle, sorumluluklarımızı üstlenmek ve kendimizle yüzleşmek her zaman en doğru seçenek olacaktır. Unutulmamalı ki, en karanlık anların bile bir aydınlığı vardır; bu aydınlığa ulaşmak için kat edilmesi gereken yolu cesaretle yürümek gerekecektir.